MUĞLA'NIN EN İYİ TÜRKÜLERİ VE HİKAYELERİ, ORMANCI TÜRKÜSÜ
Muğla'nın en iyi türküleri ve hikayeleri
Ormancı Türküsü ve hikayesi
Muğla halkı sevgisini, özlemini, acısını, nefretini, kısacası tüm duygularını türkülerinde dile getirmiştir.
Muğla yöresinin ağzı, fonetik özellikleri bakımından Türkmenler, Nogaylar, Azeriler ve Tatarlar gibi dört farklı topluluğun ağız yapısına benzerlikler taşımaktadır. Bu zenginlik, Muğla'nın türkülerine de yansımıştır. Muğla halkı, sevgisini, özlemini, acısını, nefretini ve tüm duygularını türküler aracılığıyla ifade etmiştir. Muğla türkülerinde sıkça işlenen temanın genellikle ölüm olduğu söylenebilir. Muğla'nın en ünlü türkülerinden biri olan "Ormancı" türküsünün kaybedilmesi, derin bir üzüntüye neden olmuştur.
Ormancı Türküsü Hikayesi:
1922 yılında Gevenes Köyü'nde doğan Mustafa Şahbudak, köyün ağasının oğludur. Köy muhtarı Tevfik Cezayirli, Mustafa'nın en yakın arkadaşıdır. Bu ikili her akşam köy kahvesinde "dama" oyunu oynarlar; iddialı ve dostça geçen bu karşılaşmalar, kahvehanedeki insanlar tarafından ilgiyle izlenir.
1946 Temmuz ayında bir gün, Mustafa Şahbudak ve Muhtar Tevfik Cezayirli yine dama tahtasında karşı karşıya gelirler. Oyunun yarısında "Sarı Mehmet" lakaplı Orman Memuru Mehmet İn sarhoş bir şekilde gelir. Bir gün önce komşu Çiftlik Köyü'nde yangın çıkmıştır ve 1946 seçimlerinin evrakları Yatağan'a gönderilmelidir. Yangın evrakını ilçeye götürmesi gereken kişi köy bekçisidir. Ormancı, yangın evrakının hızla ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan istemektedir. Ancak Muhtar Cezayirli, seçim sonuçlarının daha acil olduğunu belirterek bekçiyi göndermeyi reddeder. Bu durum ormancıyla muhtar arasında tartışmaya yol açar. Muhtar Tevfik Cezayirli, "Bu şekilde olmaz Mehmet, bize izin ver" der. Ormancı kahveye döner ve dama masasına yumruk atar. Mustafa Şahbudak, bu davranışı tolere edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler ormancıyı sakinleştirmek için kahvenin arka tarafına götürürler. Ormancı bağırarak küfürler savurmaktadır ve bu küfürler Mustafa Şahbudak'ın sabrını zorlar. Şahbudak ayağa kalkar, ormancının yanına yürür. Ormancı Mehmet kamasını çıkarır ve Mustafa Şahbudak'ın kolunu yaralar. O an Mustafa Şahbudak, ormancıyı korkutmak için belindeki tabancayı çıkarır ve yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının tekrar saldırmaması için elini tutar. Ancak Mustafa'nın tetiği çektiği anlamına gelir bu.
Ormancı Mehmet İn, bu olayın ardından kaçmaya başlar. Mustafa Şahbudak, ormancının kaçmasını engellemek için bir kez daha ateş eder, ancak bu ateş kaçmasını engellemek içindir, öldürmek amaçlı değil. İkinci atışta Mehmet İn yere düşer. Arka cebindeki tabakası sayesinde ciddi bir zarar görmez. Ancak Mustafa Şahbudak, kaza kurşunuyla dostu Tevfik'i vurmuştur.
O dönemin zorlukları içinde Tevfik'i, köyden 23 kilometre uzaklıkta bulunan Muğla Devlet Hastanesi'ne tahta bir sal üzerinde götürürler. Tevfik çok fazla kan kaybetmiştir. Mustafa, Doktor Veli Bey'e babasının selamını ileterek adamı kurtarması için yalvarır. Ancak Doktor Veli Bey, onun öleceğini ve önce Mustafa'nın yarasını sarmanın daha önemli olduğunu belirtir. Bu sırada Tevfik, Mustafa'yı yanına çağırır ve ona hitaben "Ben ölüyorum, hakkını helal et" der, ardından hayatını kaybeder.
Yıllar boyunca Mustafa, her şeyi unutmaya çalışır. Ancak arkadaşları bir gün Mustafa'ya, annesinin akrabası olan Değirmenci Tahir Usta'dan bahsederler. Tahir Usta aynı zamanda türkü de bestelemektedir. Gevenes Köyü'nde yaşanan bu acı olay, Tahir Usta tarafından türkü olarak bestelenir. Düğünlerde okunan, herkesin diline dolanan türkü, Ormancı türküsüdür.
Ormancı Türküsü Sözleri:
Çıktım belen kahvesine
Baktım ovaya baktım ovaya
Bay Mustafa çağırdı dam oynamaya
Ormancı da gelir gelmez
Yıkar masayı yıkar masayı
Laf anlamaz ormancı çekmiş kafayı
Aman ormancı canım ormancı
Köyümüze getirdin yoktan bir acı
Köyümüzün suları hoştur içmeye
İçinde köprüsü var gelip geçmeye
Yârimi vurdular – bir hiç hiçine
Yazık ettin ormancı köyün gencine
Aman ormancı canım ormancı
Köyümüze getirdin yoktan bir acı